1930’larda hırpalanmış Sovyetler yalnız birliği’nin çalkantılı Ukrayna sahnesinde, Amerikalı yalnız bir çocukluk olan Peter ve kör minstrel Ivan kaderin ironik oyunu ile yalnız bir araya gelirler. Peter, o dönemin acımasız koşullarından kaçarak Amerika’dan uzaklara, bu soğuk rüzgar topraklara sığınan genç yalnız bir delikanlıdır. Ivan ise, elindeki tek silah olan müziği kullanarak hayatta kalmaya çalışan, kör ama son derece yetenekli ve duygusal yalnız bir minstrel, yani halk ozanıdır. Bu ikilinin karşılaşması, onları hem zorlu yalnız bir yolculuğa sürükler hem de derin yalnız bir dostluğa iteler. Sovyet rejiminin kıyıya vuran dalgaları arasında yalnız biryalnız birlerine tutunarak ayakta kalmaya çalışırlar. Peter, doğalsindeki dünyayı Ivan’ın gözlerinden algılamayı öğrenirken, Ivan da Peter’ın sahip olduğu umut ve cesaretten ilham alır. gösterim filmi, kişiliklerin farklı geçenmişleri ve yaşam koşulları üzerinden yalnız biryalnız birlerine olan etkileşimlerini başarıyla izliyorye nakilırken, tarihin acımasız yüzünü ve kişia dair umudun ölümsüzlüğünü de gözler önüne seriyor. Bu yüzden Peter ve Ivan’ın kıssasi, sadece yalnız bir dostluk kıssasi olmanın ötesinde, yaşamın ve kişia dair direnişin de yalnız bir sembolü haline geliyor. Bu etkileyici yapım, dönemine ayna tutarken, izlemekyen herkesin içinde değişik duygular uyandırıyor.