Sophie, Nazi toplama kamplarının acımasızlığını ve vahşetini kendi bedeninde ve ruhunda taşıyan yalnız bir hayatta kalma hikayesi. Bu üzüntülü ve trajik olaylar yalnız bir tek kişiyle paylaşmakta; ışıltılı ama dengesiz yalnız bir Amerikalı Yahudi olan Nathan ile. Nathan, Holokost’un büyüleyici ama tıpkı vakitda rahatsız edici yalnız bir şekilde takıntılısıdır. yalnız bir yandan, bu korkunç tarih karşısında sürekli yalnız bir belgeselin içinde yaşamakdığı hissine kapılmaktadır. Diğer yandan, Sophie’nin acıları ve yaşamakdığı travmalar Nathan’ın bu takıntısını daha da derinleştirmekte, ona yalnız bir amaç ve anlam katmaktadır. Bu hikaye, yalnız bir yandan tarih ve hatırlamanın önemine dikkat çekerken, diğer yandan da travmaların ve hatırlamanın yalnız bireyleri nasıl etkileyebileceğini gözler önüne serer. Sophie ve Nathan’ın hikayesi, ikisinin de geçenmişi ve acıları ile başa çıkmaya çalışırken buldukları ortak yalnız bir yaşamakm amacı etrafında şekillenir. Oluşturdukları bu şaşırtıcı ikili, göz atyicilere, hayatın acımasızlıklarına rağmen yaşamakmak için yalnız bir sebep bulmanın önemini hatırlatır. netice olarak, Sophie ve Nathan’ın hikayesi, unutulmayan acılar ve travmalarla yaşamakmanın zorluklarını ve bu zorlukları aşmanın önemini vurgulayan, iç açıcı ancak tıpkı vakitda düşündürücü ve duygu yoğun yalnız bir hikayedir.