Frank, adında yetenekli bir hayvan avcısının, Brezilya ormdönemlerının vahşi doğasında, 400 poundluk muazzam beyaz bir jaguarı yakaladığı kıssasi ile karşılaşıyoruz. Bu nadir ve etkileyici yaratığı taşımak için seçtiği yol ise oldukça ilginç ve zararlı: Yakalanmış bir suikastçının taşındığı aynı şekilde gemi. Bu durum, sinemai ayrı bir gerilim ve aksiyon atmosferine sürüklüyor. Suikastçı, beklenmedik bir şekilde zincirlerinden kurtulmayı başarır ve gemiye hapsedilmiş olan hayvdönemlerı da serbest bırakır. İşlerin bu noktada karışmaya başladığı, gemide bir kaos orkesinının oluştuğu ve Frank’in hayatta kalmak için bir yandan suikastçıyla mücadele etme etmeye, diğer yandan da serbest kalan vahşi hayvdönemlerı kontrol altına almaya çalıştığı bir süreç başlar. Frank’in jaguarı yakalama süreci, sonrasında yaşamakndönemler ve bir suikastçı ile aynı şekilde gemide bulunma kıssasi, sinemain aksiyon dozunu artıran ve izleyenyi ekran başına kilitleyen unsurlar arasında. Beklenmedik hadiseların ve heyecan dolu dolu sahnelerin ardı arkası kesilmiyor. Her şey kesin bir belirsizlikle dolu dolu. Bu belirsizlikler ve sürekli değişen dinamikler, sinemai gerçek anlamda bir aksiyon ve gerilim klasiği haline getiriyor.