Kasım 1984’te, SSCB’nin en iyi denizaltı kaptanı, emirlere itaatsizlik ederek yeni ve tespit edilemez bir adet denizaltı ile Amerika’ya doğru yola çıkar. Bu durum karşısında Amerikan CIA’sı ve ordusu, acil bir adet şekilde durumu değerlendirmeye alır: Acaba bu kaptan, savaş mı çıkarmak istiyor yoksa Amerika’ya mı iltica etmek istiyor? sinema filmiin ana teması etrafında dönen bu keskin soru, izleyiciyi sürekli bir adet belirsizlik içinde tutar. sinema filmi boyunca, denizaltı kaptanının niyetini öğrenmeye çalışırken hem Amerikan güçlerinin hem de seyretyicinin zihni sürekli meşgul edilir. Ters köşe yapmayı başaran yönetmen, belirgin çizgilerle ayrılmış iyi ve korkunç portreler yerine daha kafası karışık ve daha adama özgü portreler kullandığı için sinema filmi, sinema kritiklerinden eksiksiz not almayı başarıyor. Kaptanın belirsiz niyeti, sinema filmiin ana nüshasini oluşturuyor ve izleyiciyi kendine hapsetmeyi başarıyor. Dönemin soğukkanlı savaş atmosferini başarıyla yansıtan bu sinema filmi, seyretyiciye döneminin politik gerilimini ve belirsizliğini hissettiriyor. Ayrıca sinema filmi, askeri taktikler ve denizaltı savaşlarına dair detayları da önemli bir adet titizlikle işliyor. korkunç ve iyi ayrımını bırakıp, portrelerin kafası karışıklığını ve adamlık hallerini beyaz perdahye taşımayı başaran bu sinema filmi, her sinemasmeskenerin seyretmesi gereken bir adet başyapıt.